10 Mayıs 2012 Perşembe

At Kadehi Elinden...


Eğer üniversite yaşını biraz geçmişseniz, cebinizi iyi kötü bir şekilde dolduran bi işiniz varsa ve azıcık popüler kültürü takip eden bir kadınsanız şarapla iyi kötü bir ilişkinizin olması gerekir...
Eskiden bir kırmızısı,bir de beyazı vardı...Balık yiyorsan söyle beyazı,et yiyorsan söyle kırmızıyı...İş o kadar kolaydı..Şimdi bunun kırmızısı var,beyazı var...blush'ı var...rose'u var..var da var yani...
Markaları takip etmek gerekiyor o ayrı ama bir yandan da o kadehi de iyi yönetmek gerekiyor...
         

Mesela;
  • Gittiğiniz bir davette hiç içmeseniz bile elinizi ilk uzatıp aldığınız kadeh tüm gece sizin en yakın arkadaşınız olabilir...malum yalnızlık çok fena bir şey!

  • Allah hepimizi sıkıcı arkadaş ortamlarından korusun ama bazen bunlara engel olmak pek mümkün olmayabiliyor...O yüzden muhabbettin sarmadığını belli etmek için bir kaçış noktası olarak kullanabilirsiniz...

  • Hep anlatırlar ama ben daha bir faydasını görmedim...bi kere benim fizyolojime uygun değil,neyse... karşınızdaki erkeği etkilemek içinde aşağıdaki gibi kullanabilirsiniz...belki sizde işe yarar :)

  • "Ayy! yok benim içim çok romantik" derseniz hemen iki kadeh ile bir şarap şişesini çantanıza atıp hemen sevdiceğinizin yanına gidebilir ve ondan aşağıdaki gibi bir fotoğraf karesi talep edebilirsiniz...artık o da sizin yaratıcılığınıza kalmış...

  • Bi de belki en son gaza gelir "at kadehi elinden bin parçaya bölünsün" şarkısını canlandırmak isteyebilirsiniz... O da artık size kalmış :)

    Peki bunları ne zaman deneyeceğim derseniz de en yakın "Beringer White Zinfandel Festivali" var.Bu yıl 3.sü düzenleniyor ve festival 10 gün boyunca devam ediyor.
Siz de ajandanıza ekleyin Beringer White Zinfandel Festivali: 25 Mayıs - 3 Haziran

Beringer White Zinfandel, genç ve eğlenceli. Ne de olsa kendisi bir Kaliforniyalı. Mania Gurme’nin Türkiye’ye getirdiği bu rose, hafif tatlı ve çok lezzetli.

Bir yandan bunları deneyip bir yandan da Beringer'ın tadına bakmak isterseniz İstinye Park Armani Café, NişantaşıDelicatessen ve Juno, Bebek Mangerie, Taksim Good Mood ve tüm Kırıntı şubelerinde servis edilecek...

"Yok benim yaşım bunları aşar,hem ben ev kuşuyum zaten" derseniz de o zaman tüm Online Mahzen, Şütte, Nezih ve İstinye Park Mania Gurme mağazalarından 1 şişesini 29TL’den satın alabilirsiniz...

                                   Serap


2 Mayıs 2012 Çarşamba

İnsanın Hobisi Fobi Olursa !!

Artık havaların değişmesinden mi yoksa bu ara işlerin kalabalıklığından mı bilmiyorum ama oyalanacak bişeyler arıyordum kendime...
Sonra düşündüm...
Birlikte çalıştığım,vakit geçirdiğim,sevdiğim saydığım bir çok kişinin çok yoğun işleri ile birlikte kendi kafalarını dağıtacakları mutlak bir hobisi olduğunu farkettim...Bu farkındalığı kazanmak elbetteki zor birşey değildi  ama nedense bunu keşfetmek biraz güç oldu benim için...

Mesela,
Yakalış 3senedir yemeksepeti.com ile çalışıyorum.Yemeksepeti.com CEO'su Nevzat Aydın 36 yaşında ve tam bir çizgi roman tutkunu...çalışma odasında,ofisinde,çalışma masasında bunun izlerine rastlamak mümkün... Onun için çizgi romanın karşılığı Zagor,Mister No ve Martin Mystere gibi siyah beyaz basılanlar... 20 yıldır hiçbir sayısını kaçırmadığı gibi eski sayıları da sahaflardan ve koleksiyonerlerden topluyor.Şuan evinde 1990 yılından beri çıkan tüm çizgi romanlar mevcut.Ve bunların sayısı nerden baksanız 3000'in üzerinde...Çizgi romanların her sayısından mutlaka iki tane alıyor.Hatta bir tanesini yıpranmaması için poşetinden bile çıkarmıyor....Nasıl bir tutkun olduğunu gözünüzde canlandırmışsınızdır diye tahmin ediyorum.... :):)

Yemeksepeti.com CEO'su Nevzat Aydın




























Bu size bahsedebileceğim en yakın örneklerden biriydi...Durum böyle olunca oturdum "benden ne çıkar acaba?" diye düşündüm ama durum gerçekten çok vahimmiş onu anladım!!
Önce kimlerin ne hobisi varmış onlara baktım...onlar elimde upuzun bir liste oldu...hepsini inceledim...araştırdım..fiyatlandırdım ve en kolayından değerlendirmeye başladım....
İşte o listeden bazıları;

Şarkı söylemek: Her genç kız, her ergen gibi benim de elimde saç fırçası,ayağımda annemin topuklu ayakkabıları ayna karşısında şarkı söylemişliğim çoktur ama bunun ergenlikte kalmış olması benim için en doğru kararmış meğer...Hani düşmanlar başına derler ya,öyle bir ses yani bendeki...
Durma kaç buradan kaççç!!!



Resim yapmak: Bence resim yapmak üç aşamalı bir olay..Önce görürsün,sonra hayal edersin ve en son çizersin...Bende görmek OK.Hayal etmek %1milyon OK. ama gelin görün ki iş çizmeye gelince işte orada işler biraz karışık..Bu konuda kariyerimin zirvesi Cin Ali'den ibaret bile diyebilirim...Yani bu durumda NEXT!



Film izlemek: "Şarkı söyleyemedim,resim yapamadım...amaann onlar zaten birer yetenek bende o yokmuş demek ki" dedim ve "en iyisi benim hobim film izlemek olsun" dedim..."Ne var ki...çok basit işte..kesinlikle bu olabilir" dedim ve hemen kendime bir plan yaptım..."Her hafta 2-3 filme giderim,olmadı gider D&R'dan poşet poşet film alır,evde izlerim" dedim.
Evde aldığım filmleri koyabileceğim güzel bir köşe bile düşündüm ve o hafta gerçekten iki film izledim...ama nasıl izledim gelin siz, bir de bana sorun...ne yerimde düzgün oturabilirim,ne karanlıkta uzun süre kalabilirim,koltukta ne ayağımı,ne bacağımı ne de kolumu koyacak yer bulabilirim...bunu da ikinci filmin sonunda hatırladım...ama hemen pes etmedim..."evde daha rahat izlerim" dedim..gittim kendime güzel bir film aldım..evde kendime sinema ortamı yarattım..ama bu defa da evdeki koltukları sevmedim,TV'nin yerine bahane buldum...En son kendimi TEPE HOME 'da koltuk bakarken buldum ki buradan da anlamışsınızdır ki bu da olmadı!



At binmek:Ata binen kadınların hep çok formda olduklarını düşünmüşümdür.Bir yandan da o ortamın "İnsan kavgalarından"çok uzak olduğunu düşünürüm..yine her zamanki ben "neden olmasın ki?"dedim ve en yakın İstinye Atlı kulübünü aradım,taradım... sordum, soruşturdum... randevu aldım..Tam gideceğim gün evde elime bir fotoğraf geçti...10yıl önce Seray bir eşeğin tepesine binmiş,ben ise eşeğe binmek yerine 10m. gerisinde annemlere el sallamakla yetinmişim fotoğrafta... İşte o an "eşekten korkan ben mümkün değil bir atın üstüne binemem...hem bi kere ben kuştan bile korkarım" dedim ve ondan da şimdilik vazgeçtim!



Spor yapmak: Yine yaklaşık 3yıldır Hillside City Club ile çalışıyorum.Sanda Spa'sı da yanında bonusu...Bir haftanın 3 günü mutlaka oralardayım...3 yıldır hangi sporun nereyi daha çok çalıştırdığından,hangi spor ile kaç kalori yakılacağına kadar herşeyi ezbere anlatabilirim..Hatta kendim için müthiş bir ders programı bile hazırladım ama gelin görün ki bunda da kafam çok karıştı...önce nereye yazılsam diye düşündüm durdum..orası mı burasımı öye mi şöyle mi derken en sonunda "yok yok benim bu işin altından kalkabilmek için önce bir araba almam şart" dedim ve bunu sadece biraz erteledim.Çünkü bunu farkedince de kendimi önce sahibinden.com'da sonra da Garanti Bankası'nda buldum...
Ay! bu başıma gelenler :)

Hillside City Club-Tri Action İntense


Çiçek dikmek: Evde herkesi velveleye verdim...onu değiştirelim,bunu değiştirelim..birşeyler yapalım derken KOÇTAŞ'tan gittim yepyeni tam istediğim gibi bembeyaz saksılar aldım...Dedim ki "tamam işte bu!yeni hobim çiçeklerle uğraşmak..neden olmasın?" Ekerim,dikerim,severim,büyütürüm yeter ki benim emeğim olsun üstünde..seralara giderim,tohum beğenirim...fikir çok hoşuma gitti!Hayalimde en son süper bir limon ağacını suladığım bir sahne bile vardı...Taa ki büyükannem yeni aldığım saksılara eski saksılarda olan çiçekleri ekmeye başlayana kadar...Malum topraklarını da yeniledik çiçeklerin..Büyükannem çiçekleri saksıdan çıkarıp köklerini temizledikçe ben kırmızı ojelerime baktım...o çiçeğin toprağını ilaçladıkça ben manikürlerimi düşündüm...O an aklımda tek bir soru vardı "ya böcek çıkarsa?" ve iç sesim tek bir şey fısıldıyordu kulağıma "NEXT yavrum NEXT."



Bisiklete binmek: evel ezel çok severim...hatta bu yaz yazlık için şöyle sepetli ve romantik bir bisiklet almak var aklımda ama İstanbul için bu iş biraz riskli...Film izlemek için koltukları değiştirmeye kalkan ben..Spora yazılmak için araba almaya karar veren yine ben...bu durumda bisiklete binmek için de koskoca evi taşıması gereken yine ben...Mecburen bunun da üstünü çizdim...



Kek-börek-pasta yapmak: Bunları da nedense hobi olarak kabul edemiyorum.Yapanları gerçekten çok tebrik ediyorum ama benim bunları yapabilmem için gerçekten çok zor durumda kalmam gerekir ki bi de zaten benim elimin ayarı pek yoktur...En iyisi bunları yakından takip edip,yemeye devam etmek :):)




Bulmaca-su doku: Hay! O lanet olası su doku hep mi son kutucuğa geldiğinde yanlış çıkar?
Kendime hobi edineceğim diye sinir hastası olurum allah korusun! Hiç gerek yok.
Bunu sadece uçakta vakit geçsin diye yanına almak en mantıklısı..."Bundan hobi olmaz"dedim ve bunu da eledim:)


      Daha birkaç gün öncesine kadar "Çömlek Yapımı" kursuna bile olurum vardı..."Neden olmasın,ortada bir yaratıcılık var" dediğim gün canım arkadaşlarımın akıllarından geçen modelleri ve şekilleri okumak benim için hiç de zor olmadı...Neyse ki kibar bir kız olduğumdan bu konuyla ilgili bana ne yorumlar yaptıklarını buradan anlatmayacağım :):):)



Yani sizin anlayacağınız gezdim,gördüm,baktım,okudum,denedim ama ben yine "hobisiz" kaldım.... Ama pes etmedim...ben bunu kafaya koydum...Daha listede bahsetmediğim ve denemediğim çok şey var....Bir gayret onları da değerlendirirsem bu iş olur.....
Gelişmeleri sonra size de anlatırım...
Artık kısmet...

                                                                                                                       Serap